Ben yolcuyum, yol satarım

Published by Barış Parlan on

Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu…
Beyaz birinci oldu, siyah ağladı ardından,
Öptü onu mor, kırmızı dudaklarından…

İçinde mantar yüzen şarap şişesi, dibine kadar yaşamayı zorunlu kılmanın simgesi olarak kazındı zihnime kumsal kenarında… Saklanamayacak – sabaha ekşiyecek olan duyguları ne kadar tüketebilirsek tüketmeliydik her an, biz bunun farkına varamadıkça tükeniyorduk kendi şişelerimizde. İntihar mektuplarımızı hep O’nun gözlerinin altına yazma isteği, sırf mezarlarımıza baka kalınsın diye. Ölmek için güzel yerler ararken bile istediğimiz bir avuç içi sıcaklığında sevgiydi, ilgi kelimesinin harfleri bizi avutmaya yetmediği için sevgi yalanını muşamba geriyorduk üzerine, öylesi daha sıcak gibiydi, yanmasa da şöminenin iç ısıtması gibi başında bekledikçe… Yada gelmese de gelecek olmasına dair umutlar gibi eşikte bakışamadığımız mektuplara dair. Geceler nasıl mutlu olabiliyor bir başkasına prangalı kalplerle? oluyorlar işte, başka seçimleri yok… o yüzden oluyorlar. Gündüze mahpus, iç kanamalı deniz kenarları ve şiir kitaplarına gömdüğümüz yalnızlıklarımız göze batıyor, bunaltı gibi duran bir başına mırıltılar sadece benden değilmiş, ey bunu okuyan, beni anlamasan da kendinden anla acıları… Hayatta hissettiğin en tatlı huzur maşrapadan dudaklarına akan bakır taddaki su değil miydi? Yeni ütülenmiş çorabı giymenin verdiği sıcaklık gibi bir şey bu aşk…

Beklentisizlik diye ahkam kesmek istiyorum, önce o olmalı! Hüsranı azaltır dedi sağ yanım, sevinci arttırır dedi sol omzumdaki, gerçeği değiştirmedi diye inledi kalbim… Değiştirmedi, değiştiremedi. Değişiklik olsun diye değildi, yinede… Bir adım atıp başlangıca dönelim, bu yollar böyle yürünür. İleri gitmek istedikçe veda eder gibi uzaklaşır insan o an’dan, koşar adım sarılmak derken düşüverir. Sıkılıp döndüğü anda arkasını, bütün gerçeklik hücum eder damarlarına. Hepsini silelim, hiç bir şeyi yazdığımı farz edelim ki her şeyi anlattığımı hissedin. Bilirsiniz, bir başladı mı kafiyeli geceler, her şeyi oluverirler hiç yoktan. Şimdilik aklım çok karışık, izninizle ben kaldırımda da yatarım, evet ben yolcuyum, yol satarım…


Barış Parlan

I'm an earthling named Barış Parlan. Natural born curious and critical which evolved into a nerd digital storyteller. Ph.D. candidate of remix theory within digital humanities. Technology consultant, graphic designer, VJ (visual-jockey), artist. #science #futurism #cyberpunk #criticaltheory #anarchy

11 Comments

k.k. · 2007-11-27 at 18:22

İleri gitmek istedikçe veda eder gibi uzaklaşır insan o an’dan, koşar adım sarılmak derken düşüverir…Yok bisey…

Siyah · 2007-11-27 at 18:54

“hiç bir şeyi yazdığımı farz edelim ki her şeyi anlattığımı hissedin…” çok iyi anlamışsın, haklısın, yok bir şey…

zemsiz · 2007-11-27 at 21:38

grilerin üzerinden bir gölge seçecek olsaydın idam kararını dört gözle beklerdin sabah olasıya. senin canında kutsanmış ruhlar gezinir, bir ileri iki geri durmaksızın yokuşlarlar sırtını geceye. insanın insan olduğu anları unutup anılardan ölünülesi bir kare seçilir ve atlanır bir yerden. ne yazık ki farksız olur diğerlerinden, çünkü griler hep aynı yöndedirler. mümkün ve mükemmel olan kırmızıyı bulabilmekken düşkün hayatları zorlar zihnimiz gri karelerde. bunu yapma. yolun sarp kayalıklarla dolu çıkmazlardaymış gibi görünse de bunu yapma. çünkü incitebileceğin daha çok kelime var kaleminde.

Siyah · 2007-11-27 at 21:53

sanki son paragrafı yazımın, yada o yazıda ifade edemediklerimin, bütün yazılarımda ifade edemediklerimin önsözü… sonsözü… çığlıkları…

mi_atze · 2007-11-28 at 22:59

gene mürekkep yarası parmaklarında …

Siyah · 2007-12-01 at 03:15

Tam da senin dArt’ta yazdığın gibi…
Çok pis yaralar parmaklarımdan kanıyor,
kan zehirlenmesinde kalbim…

mi_atze · 2007-12-02 at 16:59

kanın zehirli olmadıktan sonra varsın kanasın.beklemekse gecmesi icin acıların bekle yaralar er geç kapanacak izleri kalsa dahi…
kim bilir belkide kısaltılır iyileşme zamanları…

naci · 2007-12-03 at 13:35

yazılarını büyük bi keyifle okuyorum ve devamlarını sabırsızla bekliyorun sevgiler

Charbiel · 2007-12-05 at 15:37

okumak lazim simdi uzun uzun.. bilare.. sakince

Siyah · 2007-12-13 at 05:39

Mi_atze -> Elbette kısalıyor iyileşme süreleri, daha sonra hiç yara açılmamaya başlıyor, hani nasır tutması var ya, öyle bir şey sanırım, hissedemiyor insan, iyi – kötü hissedemiyor bile… duygusuzlaşmanın çekimli fiil hali. yinede zaman, bize sormadan geçip gidiyor… geçicek ve gidicek yine, biliyorum…

naci -> çok teşekkür ederim takdirleriniz için, zaman içerisinde devamı döküldükçe toplamaya çalışıyorum…

Charbiel -> Usul usul…

Sevgi · 2008-03-13 at 07:14

wovv Baris duygu dolu ve orijinel sekilde sozleri bagalaman cok hos.yaratma stilin super…
her zamanki gibi yazilarinda siyahsal renkleride hisediyorum,umutu nedense son sozlerinde buldum
“evet ben yolcuyum, yol satarım…”-sanki yol satarim dedinde sevgi(belkide degil),mutluluk(degil) yeni baslangic ve ya hepsinin toplami gibi bir sey geldi aklima nedense….(nekadar tuaf bilirsindir baska bir dilde duygu dolu orijinel yazilar okumak:)-tam olarak cumleleri anlamasan bile duygularin enerjisini hisediyorsun ve tekrar ve tekrar okuyunca yeni dusunceler algilayorsun)…..
elerine sagalik Baris
hep muttlu ol…yazmayi brakayim diye bir an icin olsa bile dusunme(brakmaycandan eminim esrar gibi dir:)kendine super iyi bak

Leave a Reply

Avatar placeholder

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Ben yolcuyum, yol satarım

Okuma süresi: 2 min
11