Tükenişin Rasyonalizasyonu ve Doğal Afetler

Published by Barış Parlan on

Günümüz akşam haberlerinde sıradanlaşmaya başlayan doğal afetlerin benim için ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım. Bütün bu çaba, Kıvanç Giritli adlı arkadaşımın yaptığı paylaşıma katıldığımı ifade etmek ile başladı, gerisi kendiliğinden aktı.

Parmaklarına sağlık dostumun, ne de güzel özetledi işin özetini. Sadece, doğanın Rus ruleti oynadığı konusuna katılmıyorum, zira masada onun ölüp bizim yaşayabildiğimiz bir senaryo yok. Doğa fil ise, insanlar çimen. Ve hatta bütün canlılar ve eko-sistem doğanın nefes alış verişinin parçası. Dünyada catastrophy seviyesinde defalarca toplu tükeniş (Mass Extinction Event) oldu: 7sinde canlıların büyük çoğunluğu kitleler halinde ölerek tükendi. Hatta en ünlülerinden olan Permian döneminin sonunda, gezegende yaşayan bütün canlıların %96’sı öldü, dağ başındaki bitkiden okyanusun dibindeki daha tanımadığımız hayvanlara kadar bütün canlılar dahil bu istatistiğe. Ve gel gör ki yaşam yeniden yeşerdi. Hepsinin ortak yanları mevcut: karbondioksit seviyesinde yükseliş, deniz seviyesinde değişim, okyanusdaki sıcak/soğuk akıntılardaki değişiklikler vesaire. Evet, hepsi bugün dünyamızda net bir şekilde gözlemlenmekte, hemde onlarca yıldır.

“Amaan, bu sıcakta uyunmaz” diyerek 7/24 klima altında yaşayan, iki adım markete arabayla giden, parasını ödediği sürece her şeyin tüketimini kendine hak sayan, “bir benle ne değişecek ki” şeklinde düşünen insanlar dünyayı ele geçirdiler, ve halen daha kısır döngü halinde yaptıkları tek şey bahanelerin rasyonalizasyonu. Doğa ve bünyesindeki diğer canlılar ile ortaklaşa yaşamayı beceremedik. Her birisini sistematik bir şekilde köleleştirdik / sömürdük / öldürdük / yedik: içimizde kara-deliğe dönüşmüş olan açlığımıza yeteceği hayalleri ile dur durak bilmeden tüketen maymunlara dönüştük.

Tüketimin rasyonalizasyonu, yarını düşünmeyi gereksiz gören şirketlerin bizlere öğrettiği bir mantıksızlıktan öte değildir. İlelebet muhafaza ve müdafaa edileceği masalı ile var olan devletler, her şeye vakıf olan tanrılar, hepsi bir değilse de birkaç küresel felaket sonucu insanların tükenişi ardından anlamsız birer kalıntı olacak konular. Bu sebepten dolayı, mantığın ve gerçeklerin on yıllardır haykırdığı çığlığı bastırmaya çalışan, bunları gözardı eden devlet ve din sistemleri, bugün şahitlik etmekte olduğumuz “Kaydedilmiş tarihteki en büyük kasırga” gibi felaketlerden sorumludurlar, suçludurlar. Felaket haberlerinde evi su basmış veya depremden yıkılmış insanların “nerede bu devlet” şeklindeki imdat çığlıkları, geçtiğimiz yıllar boyu sırf kolay geldiği için masallara inanmanın bugün ödenen kefaretidir. Yazılanlar ve konuşulanlar mantık çerçevesinde tek bir anlam ifade etmektedir: Tükenişin rasyonalizasyonu…

Yine de 7.2 şiddetli depremi görünmez bir gücün ideolojik öç alma mekanizması olarak kabul etmemek gerek. Ne de olsa Hurricane Irma var artık, nam-ı diğer Nükleer Kasırga. Küresel felaketler olduğunda, bütün dinler ve devletler birbirini suçladığında, mülteci yaşam tarzı “seyyahlık” kadar sıradan bir kelime olarak algılanmaya başladığında, insanlar kitleler halinde öldüğünde, günümüz konforu ve tüketim alışkanlıkları şaşılacak bir tarih olduğunda, mevcut yüzyıldaki yaşam biçimlerimizden utandığımızda, insan olarak acizliğimizi ve dünyadaki ekolojik sisteme bağımlılığımızı idrak ettiğimizde, belki bir umut doğar.

Eşimin her daim söylediği gibi, tez, antitez ve sentez kaçınılmazdır, ve insanlık tarihi daha emekleme aşamalarındaki bebekten başka bir şey değildir. Büyüyene kadar öğrenmemiz gereken çok şey var. Ben bu düşünce yapısından yola çıktığımda, önemli olan ölmemiz değil, neden öldüğümüzün farkında olabilmemizdir sonucuna varıyorum. Eğer bu satırlar ve düşünceler size iç karartıcı geliyorsa, gerçekçi bir bakış açısı ile gelecekte yaşayacaklarımıza dair yapılan öngörülerden bihabersiniz demektir.

Son olarak düşünmeniz için küçük bir soru işareti ile bitirmek istiyorum: Şiddetine ve arz ettiği tehlikeye göre kasırgaların 5 kategoriye ayrıldığı sistemin ölçütlerinin dışına çıktığı için “6. kategoriyi yaratmak” şeklinde tartışmalara sebep olan Irma kasırgasının hemen aşağıdaki sesini, farkındalığı gelişmiş doğanın bir şeyler söyleme çabasıymış gibi dinleyiniz, sizce ne anlatmaya çalışıyor?

 

Not: İlgisini çekenler için, bugünlere ve biraz daha geleceğe dair yayımladığım Holocene Extinction videosu konuya bilimsel verilerle yaklaşmakta.

https://www.youtube.com/watch?v=LPB6Qv4QMdI

Image: Hurricane by Tom Walks


Barış Parlan

I'm an earthling named Barış Parlan. Natural born curious and critical which evolved into a nerd digital storyteller. Ph.D. candidate of remix theory within digital humanities. Technology consultant, graphic designer, VJ (visual-jockey), artist. #science #futurism #cyberpunk #criticaltheory #anarchy

0 Comments

Leave a Reply

Avatar placeholder

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Tükenişin Rasyonalizasyonu ve Doğal Afetler

Okuma süresi: 4 min
0